ASFED Başkanı Yusuf ATİK; Haksız Rekabeti Aşarsak Altın Çağımızı Yaşarız
Asansör Sanayicileri Federasyonu Genel Başkanı Yusuf Atik ile bir araya gelerek Federasyonun son dönem faaliyetlerini ve çalışmalarını konuştuk. Dergimize özel açıklamalarda bulunan Atik, yaşanan olumlu gelişmelerin yanında Türk asansör sektörünün en büyük probleminin haksız rekabet olduğunu bu problemin aşıldığı takdirde sektörün altın çağını yaşayabileceğini söyledi.
Yusuf Bey, Türk asansör sektörünün genel görünümünden kısaca bahseder misiniz?
Sektörümüzün cirosu genel olarak diğer sektörlere göre düşüktür. Fakat her geçen gün artan konut ve dikey büyüme sayesinde ülke sanayisinde önemli bir konuma gelmiştir. Sektör Avrupa, Ortadoğu, Balkanlar ve son dönemlerde de Afrika ülkelerine ihracatlarını arttırmıştır. Yurt dışında fi rmalarımızın ülkemizi en iyi şekilde temsil etmesi gurur vericidir. Bir çok fi ramızın çok kısa bir zaman sonra Dünya markaları arasında yer alacağını düşünüyorum. Fakat sizlere en büyük sorunumuzdan bahsetmek isterim. Haksız Rekabet!! Ülkemizde üretilen ürünler, yurt dışından büyük talep görürken ülkemize baktığımızda bambaşka bir tablo karşımıza çıkmaktadır. Haksız rekabeti engelleyebilirsek, ülkemiz bu konuda altın çağını yaşayacaktır. Kişilerin yerli fi rma odaklı olması, şüphesiz ki fi rmalarımıza güven ve güç katacaktır.
Federasyon Başkanı olarak, sektörde yaşanan ve çözüm bekleyen sorunları nasıl sıralarsınız?
Komşu ülkelerimizde ve ülkemizde yaşanan siyasi, ekonomi ve terör kaynaklı sorunlar, asansör sektörümüzü de olumsuz yönde etkilemektedir. Pazarın daralması, yabancı menşeili fi rmalar ile yerli fi rmalar arasındaki rekabetlerin artması, mesleki yeterliliğe sahip personelin azlığı meslektaşlarımızın yaşadığı başlıca sorunlardandır. Gerekli çözümlere ulaşabilmek adına, Bakanlığımız yetkilileri ve federasyon üyelerimiz ile düzenli olarak görüşüp çözüm bulmak adına çalışmalar gerçekleştiriyoruz.
Peki, ASFED olarak bu sorunlara çözüm önerileriniz nelerdir?
Federasyon olarak bu sorunların altından birlikte hareket ederek, işimize daha çok sahip çıkarak ve mesleki eğitimlerimizi arttırarak kalkabileceğimizi düşünüyoruz. Toplumun her kesimine; üreticide zincirin son halkası tüketiciye kadar insanlarımızın bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Bunun için gerekli argümanlar üzerine çalışıyoruz.
Son dönemde yaşanan ekonomik ve siyasi sıkıntıların sektöre yansıması nedir?
Son dönemde ülkemizde maalesef istemediğimiz bir takım olaylar gerçekleşmektedir. İster istemez vatandaşlarımız da tedirginlik ve endişe hâkimdir. Bu tür süreçler her ülkenin başına gelebilir. Önemli olan; panik yapmadan, endişe etmeden çalışmalara aralıksız devam etmektir. Ben bu sıkıntıların en kısa zamanda sonlanacağını düşünüyorum. Unutulmamalıdır ki, biz birlik ve beraberliğimizi sağladıktan sonra üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir şey yoktur.
Bölge coğrafyamızda ise, direkt göze çarpan olaylardan bahsetmek isterim. Ortadoğu’da yıllardır süre gelen belirsizlik, coğrafya insanını kararsız bırakmaktadır. Sektörümüze baktığımızda, en çok ihracat gerçekleştirdiğimiz bölgelerin arasında Ortadoğu gelmektedir. Ortadoğulu müşterilerimiz yerli fi rmalarımıza sonuna kadar güvenmektedir. Komşu ülkelerimizde ve Ortadoğu’da sorunlar çözüldüğünde sektörümüzü çok önemli fırsatlr beklemektedir. Sektörümüzün altın çağını yaşayacağını düşünüyorum. Rusya’da ise yaşanan gerginlikler ve ülkenin almış olduğu sert politik tedbirler ve yaptırımlar bu ülkeye yapmış olduğumuz ihracatı etkilemiştir. Ama olaya bakabilmek gerekir. Ülkeler arasında yaşanan siyasi gerilimlerde ekonomik ve siyasi tedbirler ve kararlar alınması ve maalesef böyle durumlar ile karşılaşılması çok normaldir. Bu tarz durumların çaresi yeni pazar araştırmalarını sürekli olarak devam ettirmek ve pazar paylarında oluşabilecek riskleri bölüştürmektir. O yüzden bu stresten sıyrılıp yeni pazar arayışlarına tam gaz devam etmeliyiz.
İhracatta yaşanan daralma ve bu daralmaya karşın yapılması gerekenler sizce nelerdir?
Geçtiğimiz yılı maalesef yüksek orandaki dış ticaret açığı ile kapattık. Firmalarımızın ihracat gerçekleştirdiği ülkelerde biraz önce bahsettiğim gibi çok sayıda sıkıntılar oldu. Bunlar dünya genelinde yaşanılabilen sorunlardır. Ülkeler buhran yaşadıklarında kendilerine ticaret yapan bir çok fi rmayı zor durumda bırakmaktadırlar. Bu riskler olağan risklerdir ve daha öncesinden önlem alınmazsa ciddi sıkıntılar doğurabilir. Yapmamız gerekenler çok net. İhracat ülke sayımızı arttırarak riski en aza indirmemiz gerekir. Daha çok ülke araştırmaları yapmalı ve daha çok pazarlara yayılmalıyız. Bakanlığımız ise ülke araştırmaları ve fuarlar ile ilgili teşvikleri arttırmalıdır. Aynı zamanda yurt dışı reklam destekleri kolay ve hızlı alınabilir olmalıdır. Ayrıca acilen ülkemizde haksız rekabetin önüne geçilmelidir. Bununla ilgili konular enine boyuna araştırılmalı gerekli komisyonlar kurulmalıdır. Bu tür radikal kararlar alındığında ihracatta yaşanan daralmayı kısa bir zamanda atlatacağımızı düşünüyorum.
Son 1 yılda Türkiye’de asansör sektöründe yönetmelikler ve mevzuatlar ile ilgili bir takım değişiklikler yaşandı. Bu değişikliklerin sektörümüze yansıması nasıl oldu?
24 Haziran 2015 tarihli Asansör İşletme Bakım ve Periyodik Kontrol Yönetmeliği sadece sektörü değil belediyelerimizi, apartman yöneticilerimizi, kamu kurumlarını, üreticileri, montaj fi rmalarını kısaca hemen hemen herkesi kapsadı. Yaşanan her değişim ilk başta biraz zor gelebilir. Fakat zamana yayılan bu değişimler, ileride kişilerin rahatı ve can güvenliği için tasarlanmaktadır. Bunun için de canımızı, sağlığımızı koruyacak tüm değişimlere hızlı adapte olup, uyum sağlamalıyız. Bu süreç yeni sorumlulukları da beraberinde getirmiştir. Güvenli asansör için, periyodik kontrol lazımdır. Bu yönetmelikte gözüme çarpan en önemli konulardan birisi, caydırıcılık noktasının kuvvetli olması olmuştur. Bir önceki yönetmeliğimiz de önemli maddeler vardı fakat caydırıcılık yoktu. Bu maddeyle beraber herkesin yapacağı işin sorumluluğunda olacağı ve sektör mensuplarının daha dikkatli davranacağı aşikârdır. Asansörlere verilecek numaralarla, ruhsatsız asansörler tespit edilecek olması bence sektör için atılmış en büyük adımlardan birisidir.
Yusuf Bey, birazda ASFED’in önümüzdeki dönem projelerinden bahseder misiniz?
Federasyonumuza bağlı derneklerle bir anket çalışması gerçekleştirdik. Burada meslektaşlarımıza ne istediklerine dair sorular yönelttik. Aldığımız cevaplar doğrultusunda, öncelikli olarak rekabetin önlenmesi konusunu ele almamızı ve sonrasında ise mesleki eğitim ve mevzuata ilişkin bilgilendirme toplantıları yapmamızı istediklerini gördük. Meslektaşlarımızın isteklerine en kısa zaman da cevap verebilmek adına çalışmalarımız sürmektedir.
Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?
Sektörümüzün önünün0 çok açık olması sebebiyle geleceğe ümit ile bakıyorum. Bu noktada fi rmalarımızın kaliteden ödün vermeden, teknolojiyle paralel büyüme sağlaması gerekmektedir. Ayrıca, ülkemiz fi rmalarının birçok arenada tek ses ve tek vücut halinde olması şart. Sektörümüzde çok sayıda montajcı, bakımcı ve imalatçı fi rma bulunmaktadır. Bu şirketler fi rma evlilikleri yapmaları konusunda teşvik edilmelidir. Bu sayede daha güçlü, daha kaliteli işler ortaya çıkacaktır. Aynı zamanda büyüyerek bir Dünya markası haline gelebilirler. Bunu başardığımız takdirde sektörümüzün önü açılacak birkaç basamak birden atlamış olacağız. Ayrıca 20-23 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan Avrasya Asansör Fuarı’na katılan tüm fi rmalarımıza şimdiden başarılar diler, güzel bir fuar geçirmelerini temenni ederim.